İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Kent(li)leşme Bilinci ve Film Festivalleri

Tahmini Okuma Süresi: 2 dakika

Kent'li olma bilinci, Adana gibi dışarıdan sürekli olarak göç alan kentler için sürekli tartışma konusu olmuştur. Kentlilik, yalnızca kente sonradan dahil olanların
sorunu değil elbette. Kuşaklar boyunca kentte yaşayıp kentli bilincine erişememiş bireylerin varlığı da, henüz kentte bir kaç yılını geçirmiş olmasına rağmen bu
bilince erişmiş insanların varlığı da şaşırtıcı değiL. Çünkü kent bilincinin oluşmasında kentte geçirilen sürenin ya da oturulan muhitteki binaların estetiği tek
başına bir ölçüt olamaz..Malesef zaman zaman “kentli olma durumu” yalnızca oturulan semtteki konutların estetiği ile ölçülebiliyor. Taşra ile kent arası tek fark
binaların estetiğinden ibaretmişçesine… Elbetteki “kent kültürünün” oluşmasında mimarinin önemi yadsınamaz bir gerçek fakat tek gerçeklik bu değil elbette.
Peki nedir kenti kent yapan, kentliyi de kentli olma bilincine eriştiren?

Kent kültürünün olmazsa olmazı kentin kültür ve sanat aktivitelerine toplumun / yerel yöneticilerin sahip çıkmasıdır. Kentin festivallerine, sinemalarına,
tiyatrolarına, sergilerine ve hatta kültür merkezlerine sahip çıkan bir şehir, “kentli olma bilincine” erişmiş demektir. Bir kenti vazgeçilmez kılan şey başka ne
olabilir ki?

Adana'da 25 senedir süregelen, Türkiye'nin seçkin sinema festivallerinden Adana Film Festivali'ne bir de “kentleşme bilincine katkısı” açısından bakmakta fayda var.
Zira köklü bir film festivali Adana için “kent kültürünün” varlığının en önemli kanıtıdır. 25 senedir süre gelen bir film festivali varlığını halk desteği olmadan
sürdüremez.Halkın ilgisi önce sinemacıları ardından da yerel yöneticeleri festivali yapmaya/sürdürmeye zorunlu hale getirir. Altın Portakal ve Adana film festivali
gibi köklü film festivallerine benzer girişimler Anadolu'nun birçok kentinde oldu elbette. Malesefbu girişimlerin birçoğu halk desteği olmayınca devam etme olanağı
bulmadı. Anadolu'nun çeşitli kentlerinde film festivallerini takip etmiş birisi olarak gönül rahatlığıyla söyleyebilirim ki Adanalı festivaline ve kentli olmanın
onuruna sahip çıkıyor.”Film festivallerinde sıkıcı filmler olur” şeklindeki hiç de azımsanmayacak ön yargıya rağmen Adanalılar festival boyunca salonları boş
bırakmamakta. Bu gerçekten önemsenecek, alkışlanacak bir durum.

Toprağı bereketli, havası bereketli Çukurova'nın, kültür alanında bereketsiz olması düşünülemezdi zaten.
Yaşar Kemal'in, Orhan Kemal'in, Yılmaz Güney'in mirasına yakışan da bu değil midir?

Hanifi Aktaş

İlk yorum yapan siz olun

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir