İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

ANNEME

Tahmini Okuma Süresi: 3 dakika

“…Bağışla beni güzel annem
Oğul tadında bir mektup yazamadım diye
Kızma bana…”

Nevzat Çelik/Şafak Türküsü

Oğul tadında mektuplar yazmak için çok zorladım kendimi. Sırf sen üzülme diye “normal bir adammış” taklidi yaparken zorlandığım gibi. Tıpkı tepeden tırnağa öfke dolduğum şu insanları “seviyormuş gibi” yaparken zorlandığım gibi. Tıpkı omuzlara biriken onca yüke aldırmayıp “bir kuş hafifliğinde yaşıyormuş gibi” yaparken zorlandığım gibi.

İyilik iyi, iyi olmak iyi ama iyi kalmak zor be annem. İyiler hep kazanır diye kandırmışlar bizi bilmem farkında mısın?

 Şu hayatta çok şey istemedin. Benden de çok şey beklemedin. Ama o az şeyler için çok mücadele ettik değil mi? Ve etmeye devam ediyoruz. Bu mücadeleden şikâyetçi değilim ama benim için düşlediğin hayata sahip olmak için senden öğrendiğim birçok değeri silmek zorunda kalacak olmaktan şikâyetçiyim. Öylesi bir hayat için birilerini ezmek gerekirdi, birilerinin sırtına basmak gerekirdi, birilerini kandırmak gerekirdi, birilerine el pençe durmak gerekirdi, birilerine susmak gerekirdi… Hiçbirini yapamadım. Normal bir adam olsam bunları yapardım. Ama yapamayacağım ta ufaklıktan belliydi. Daha ilkokulda beslenme çantama koyduğun her lokmayı paylaştım yanı başımda kim varsa. Elimdekini sadece kendime saklamak aklıma gelmedi.  Kimseyi ispiyonlamadım ne öğretmene ne müdüre… Göze girmek için arkadaşlarımı satmak aklıma gelmedi. Onlar da beni satmadı hep sınıf başkanı seçtiler. Öğrencilik hayatımda 3 kere başkanlıktan atıldım. Bu bir şeylerin habercisiydi. Üniversitede işi şansa bırakmadıkları için daha adaylık sürecinde başkanlık sürecinden çıkarıverdiler. Niye ulan dedim. Kime ne yapmışım? Kimin kuyusunu kazmışım, kimin suratına bir fiske vurmuşum, kimin dedikodusunu yapmışım? O zamanlar anlamadım, toyduk tabi. Aslında çok şey yapmışız anne. İyi kalmak için mücadele etmişiz. Daha ne yapacaktık ki? Buralarda hiçbir iyilik cezasız kalmaz. Bilirsin sen de babamdan. O da iyilik bedelini ödedi. Ama maddi karşılığı ol(a)mayacak kadar çokça şey kazandık. Kazanmaya da devam edeceğiz.

Bu satırları okurken ağlarsın bilirim. Sen kendi söylediği türküye ağlayan kadınsın. Ama ağla diye yazmadım bu mektubu. Bilakis için rahatlasın, yüzün gülsün diye yazdım. İyi kalma mücadelesinden vazgeçmediğimi bil istedim. Etrafıma iyi insanlardan bir barikat ördüğümü bil istedim. Yanı başıma sen gibi iyi birkaç insanı da alıp düşündeki bana yürüdüğümüzü bil istedim..

Başarır mıyım bilinmez ama bu yürüyüş hoşuma gidiyor. Yürürken yanıma aldığım insanlar mutluluk veriyor. Yorulduğumda sırtımı yasladığım ailem güven veriyor. Yanlış işler yapmamış olmanın gururu ile dik yürümek keyif veriyor, gece rahatça başımı yastığa koymak huzur veriyor.

Her sabah güneşin doğmasından, motor üzerinde giderken yüzüme vuran rüzgârdan, içtiğim sudan, yediğim yemekten, yürüdüğüm bacaklarımdan, elini tutan ellerimden, yüzünü gören gözlerimden ben razıyım, mutluyum.

Dedim ya normal değilim. İyi ki de değilim. Normal bir adam olsam ah vah etmek için binlerce sebebim olurdu. Ama şimdi mutlu olmak için binlerce sebep buluyorum.

Bakma sen başta zorlandığım şeyleri yazdığıma. O zoru kolay eden birçok sebebim de var. En güzel sebeplerimden birisi de sensin.

Öpüyorum ellerinden ağlak kadın.

İlk yorum yapan siz olun

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir