İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Bir Palmiye, Bir Şehir

Tahmini Okuma Süresi: 3 dakika

Bir insan, bir şehre ne için bağlanır?

Bir şehirde insanı bağlayan şey nedir?

Çok sebepler sıralanabilir ama bir insan en çok “ilklerini” yaşadığı şehre bağlanır. İlk nefesini aldığı, ilk aşkını tanıdığı, ilk kavgasını ettiği, ilk dostunu bulduğu,  ilk oyununu oynadığı, ilk ekmek parasını kazandığı, ilk kazığını yediği şehre bağlanır. Kişiliğini ve hayatını şekillendiren ne varsa yaşadığı şehre tutkuyla bağlanır. Belki de bundandır çoğu insan, mezar yerlerini hep ilklerinin şehrinden seçer. Öldükten sonra en azından bedeninin o şehrin toprağında kalmasını diler. Başka türlüsünün anılarına ihanet olacağını bilir.

İşte böylesine güçlü bağlar kurulmuş bir şehrin gurbetliğini düşünün bir de. Gurbetteyken o şehre dair ne varsa özler insan.  O şehri anımsatan ne varsa sıkıca sarılmak ister. O şehrin güneşini, o şehrin yağmurunu, o şehrin gölgesini, gecesini, havasını özler.

Öğrencilik için bulunduğum Erzurum’dan tatillerde Adana’ya gelişimde yaşadığım duygu da tam olarak bunlardı. Otobüs 13 saatin sonunda nihayet uçsuz bucaksız gibi görünen bozkırları geçerek Torosların güney yamacına ulaşırdı. Aşağı doğru indikçe otobanın sağında solunda palmiye ağaçları belirirdi. Hani Ahmet Kaya “Bir Acayip Adam” şarkısında diyor ya “Uzaktan kasabanın ışıkları yanardı, içim anneyle dolardı” ben de uzaktan palmiyeleri görünce içim hem anneyle, hem de Çukurova’yla dolardı. İkisi de benzer birbirine çünkü. İkisi de cömert, ikisi de bereketli, ikisi de sıcak, ikisi de asil…

Güven duygusu kaplardı içimi. Gökyüzünün rengi değişir, toprağın rengi değişir, hava değişir, insan değişir. Kimi İnce Memed’den tanır, kimi Susuz Yaz’dan, kimi Hanım’ın Çiftliği’nden, kimi Dila Hanım’dan… Ama ben anılarımdan da bilirim Çukurova’yı. Palmiye olan şehirde nelerin olabileceğini nelerin olamayacağını… Palmiye olan yerlerde beni ne bekler, insanlar nasıldır, toprak ne renktir, kim neye güler, neye kızar bilirim.

Bir şehirde palmiye ağacı varsa orada iklim kadar insanlar da sıcaktır bilirim. Yoksul mahalleleri vardır bilirim. Yalın ayaklı çocuklar ve sıcak asfalt vardır. Kiremit renkli çatılar yerine bol çanak antenli, bol güvercinli damları vardır. Esmer, kavruk adamlar, esmer kadınlar vardır. Bolca keyif, bolca tutku, bolca heyecan, bolca tere bulanmış emek vardır. Romantizmle beslenmiş bir isyan hali vardır. Hem yürekte hem de Menderes Bulvarı kenarında bolca mangal vardır.

Bir şehir, bir palmiye tüm duyguları böyle uyandırıverir işte. Bir kokunun, bazen bir zaman makinesi gibi yıllar yıllar öncesine götürmesi gibi.

Bir palmiye, bir şehir alır beni çocukluğuma götürür. Esmer insanlara, sıcak havaya, bol damlı bol güvercinli evlere, sıcak asfalta götürür. Kanamış bir dizin mutlu çocukluğuna, adrenalin yüklü kavgalara…

İşte bir şehre, bir palmiyeye böyle bağlanır insan.

Anıları sahiplenir gibi sahiplenir, çocukluğunu özler gibi özler.

Palmiyeli şehirlerin insanına selam olsun.

İlk yorum yapan siz olun

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir