İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Mızrak ucundaki Kur’an

Tahmini Okuma Süresi: 3 dakika

Tarih tekerrürden ibarettir. Çünkü insan özü itibarıyla değişmeyen bir varlıktır. İhtiyaçları, arzuları, korkuları insanlık tarihi boyunca genel hatlarıyla aynıdır. Koşullar değişiyor, olaylar içindeki insanların isimleri değişiyor, araçlar ve yöntemler değişiyor fakat temelde insan değişmiyor. Bu çerçeveden bakıldığında Kuran-ı Kerim’de anlatılan kıssaların muhatapları da ayetlerde anlatılan olaylar da güncelliğini koruyor. Kuran’ın anlatım dilinde çoğunlukla metafor kullanılması, anlatılan kıssaların insanlığın temel problemlerine hitap ediyor olması, dolayısıyla bu problemlerin evrenselliği, Kuran’ın güncelliğini korumasındaki en büyük paylardan birisi.

Tarih boyunca tüm savaşlara mülkiyet, iktidar ve güç üçlüsünden en az birisinin neden olduğu bir gerçek. Savaşa karar verenlerin ise savaşa gerekçe olarak bu üçlünün dışında başka sebepler sunmak zorunda kaldığı da bir gerçek. Bunu yapmak zorundalar çünkü savaşmaya, -daha açık bir ifade ile- ölmeye insanları ikna etmeleri gerekiyor. Din, vadettiği kutsiyet ve ulvilik ile bu ikna mekanizmasında egemenler tarafından en çok kullanılan argümanlardan birisi. İslam tarihinde de özellikle Hz. Muhammed’in vefatından sonra Halifelik tartışmaları hatta gizli veya açık savaşlar ne kadar inkâr edilse de bir iktidar savaşıdır. Bunu dile getirmek, bu gerçeklikle yüzleşmek gerek ki günümüzün Muaviyesi kim, Ali’si kim, Ebu Zer’i kim bilelim… Konuyu daha iyi anlamak adına; Hz Ali ve Muaviye taraftarları arasında gerçekleşen Sıffin savaşında Muaviye taraftarlarının yenileceklerini anlayınca mızraklarının ucuna Kuran sayfalarını takmasını ve bu vesile ile hem savaşın seyrini hem de İslam tarihinin seyrini nasıl değiştirdiklerini yeniden okumanızı öneririm. 

Yazımın başında insanların değişmediğini, dolayısıyla da tarihsel olguların değişmediğini vurguladım. Sadece isimler değişiyor, savaşın metodu değişiyor, araç gereçler değişiyor ama savaşın nedenleri ve zihniyetler değişmiyor ne yazık ki. İktidar savaşları devam ediyor, dünyalık kazanımlar adına dinin, ayetlerin mızrakların ucuna takılmak suretiyle alet edilmesi de devam ediyor.

Bugün ekonomik kriz içindeyiz. Bugün de muktedirler ayetleri kendi mızrakların ucuna takarak yoksullara şöyle sesleniyor: “Rabbimiz Kur'an-ı Kerim'de 'Muhakkak sizi biraz korku, biraz açlık ve mallardan, canlardan, ürünlerden biraz eksiltmekle deneriz. Sabredenlere müjdele' buyurmaktadır”. Yaşanan krizin sorumluluğundan kaçan, israfın ve yoksulluğun sorumluluğunu almak yerine ayetlerle hedef şaşırtan günümüz Muaviyesi ile o zamanın Muaviyesi arasında ne fark var?

 Allah herkese yetecek rızkı, bolluğu ve bereketi yarattı. Güneşi, suyu, toprağı ve havayı belirli bir zümreye indirmedi. Fakat birileri doymak bilmedi ve bütün bolluğu ve bereketi kendi zümresine hak bildi.

 Bugün içinde bulunduğumuz ekonomik krizin faturasını hayatının her alanında hissedenlerin, aç sabahlayanların, barınamayanların, sesi soluğu kesilmişlerin, ekmek kuyruğunda boynu bükülenlerin durumunu “imtihan” ile açıklamakla mızrakların ucuna Kuran sayfası tutuşturmak arasında ne fark vardır?

Fakat günümüz Muaviyesi’ne o mızrakların ucundaki ayetlerden birisi ile cevap vermek boynumuzun borcu olsun… Buyurun Kasas Suresi 5. Ayet:

“…Biz ise, yeryüzünde güçten düşürülenlere lütufta bulunmak, onları önderler yapmak ve mirasçılar kılmak istiyoruz.”

İlk yorum yapan siz olun

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir