İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Kafe Sohbetleri-1

Tahmini Okuma Süresi: 3 dakika

Kışın sonlarına doğru yaklaşırken mevsim tartışmaları da tıkanmış kafe sohbetlerinin açılış anahtarı olarak önümüze çıkar oldu. Yazcılar, kışçılar, baharcılar, ateşli ateşli mevsimlerini savunurken ben efendice sıramı beklerim. Ortam şenlenir kıvama gelince söz alırım ve o tat kaçıran, o homurtulara sebebiyet veren tezimi 68 kuşağı devrimci dayı ciddiyetiyle söylerim.

“Ben mevsimlere sınıfsal bakarım arkadaş. Brujuvanın kışıyla proleterin kışı bir mi Allasen?” Beklediğim sessizliği yakalayınca sesime bilgelik katıp devam ederim;

“Kışın Uludağ’da, Palandöken’de, Erciyes’te, yazın Bodrum’da Marmaris’te Antalya’da gününü gün eden zenginle, kışın doğalgaz faturasını sevdiceğinden daha çok düşünen, yazın sıcağında fabrikada, tarlada, sokakta, atölyede, teni Mario Balotelli’ye dönen canım fakirin mevsim algısı nasıl bir ola?”

Masadan bir iki “Doğru söylüyor adam” fısıltısı almam yeterli. Tutmayın küçük enişteyi.

“Hayata baktığımız yer, her şeye bakışımızı belirler arkadaşlar. Ben sınıfsal olmayan hiçbir mesele göremiyorum şu hayatta. Ait olduğunuz sınıf mevsimlere de, insanlara da, ilişkilere de, spora da sanata da bakış açınızı belirler. Kar sana romantizm mi getirecek çile mi? Sorusu mesela… Sınıfsal. Yaz seni bunaltacak mı serinletecek mi? Sorusu mesela… Sınıfsal. Bahar sana renkleriyle şiir mi yazdıracak iş yoğunluğu ile belini mi bükecek? Sorusu mesela… Sınıfsal.”

Masadan ilk kışkırtıcı itiraz gelir ve iştahım artar.

“İyi diyorsun da ne yapalım yani Allah’a yalvarıp havayı Yirmi Dört derecede sabitlemesini mi söyleyelim?”

Bu düşük IQ’lu espriye bulanmış itiraza kikirdeyen arkadaşlar canımı sıksa da “yer mi Anadolu çocuğu” deyip devam ediyorum.

“Sen Yirmi Dört derece için sabah akşam Allah’a dua et kardeşim. Bence hiçbir sakıncası yok. Ama sorun sıcaklık değil, sorun yokluk. Evinde doğalgazı, ayağında botu, sırtında parkası olan adama neylesin soğuk, ayakkabısı delik, gömleği soğan zarı gibi ince, evinde sobası tek göz yanan adama neylesin bahar?”

Masanın abisi sarpa saran muhabbete müdahale edip;

“Onu bunu bırak da sen ne diyon şimdi yaz mı kış mı de bakayım” çıkışını yapmasa benim susacağım yok. Kendimi biliyorum. İyi de yaptı esasen ama şimdi bu soru da adamı en başa götürüyor. Yine de sessiz kalmak olmaz. Bir cevap verilmeli illa ki. Belli ki bir taraf olmazsak bertaraf olacağız.

“Yaz abi yaz. Yazcıyım ben. Yazdan korksak Adana’da ne işimiz var. Yaz gariban mevsimi, Adana da gariban kenti zaten.”

Neyse çaylar da dumanı tüte tüte geldi zaten. Haydi, afiyet ola…

İlk yorum yapan siz olun

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir