İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

BASKIN SEÇİM OLUR MU?

Tahmini Okuma Süresi: 3 dakika

 

Geçen hafta kulis haberciliğini seven birkaç haber sitesinde hükümetin Eylül-Ekim aylarında baskın seçim yapma ihtimalinin olduğunu okumuştum. Haberin doğru ya da yanlış olduğunu şuan için bilmemize imkân yok. Fakat doğruysa bu haber beni korkutur. Çünkü normal şartlarda böylesi bir ekonomik tabloda hiçbir iktidar erken ya da baskın bir seçim yapmak istemez. Eğer yaparsa da şartları anormal hale getirip öyle yapması kaçınılmazdır. Tam da endişem burada başlıyor. Yakın tarihimiz seçim öncesi patlayan bombalar, yitip giden canlarla dolu maalesef.

Bugün de bu fısıltıların yayılmasının hemen ardından önce Kuzey Irak’a gerçekleştirilen Pençe-Kilit operasyonunun haberi geldi. Sonra Bursa’da İnfaz Koruma Memurlarını taşıyan servis aracına bombalı saldırı haberi… Bu iki işaret fişeği bu yazın çok sakin geçmeyeceği endişesini duymama sebep oldu.

Sonrasında Cumhurbaşkanı Erdoğan göçmenlerle ilgili dil ve tutumunu değiştirip Suriyeli mültecilerin geri gönderilebileceğine dair sinyaller verdi. Tüm bunların peş peşe gelmesi baskın seçim ihtimalinin çok da yersiz bir dedikodu olmadığını gösteriyor.

İktidarın baskın seçim yapma ihtimalini güçlendiren diğer bir husus da muhalefetin hala dağınık bir görüntü çizmesi ve henüz birleşik bir güç kuramaması olabilir. Altılı masadaki huzursuzluk artık dışarıdan da gözle görülür boyuta ulaştı. Orada da mültecilerin durumu ve akıbeti ile alakalı fikir ayrılıklarının olduğu görünüyor. Ayrıca seçim yasası sonrası Temel Karamollaoğlu’nın üçüncü ittifak olasılığını gündeme getirmesi de “altılı masada kriz mi var” sorusunun daha yüksek sesle sorulmasına neden oldu.

Peki, korkulan olur ve bu yaz çatışmalı bir şekilde geçerse sonbahardaki olası baskın seçimde AKP ve MHP oyunu artırmış olur mu? Bence olur. Daha önce örnekleri mevcut. Siyasetin doğasına aykırı gibi gelse de bu durum aslında değil. Çünkü siyasette her iktidarın çatışmalı süreçten uzak duracağı, her çatışmanın iktidara oy kaybettireceği varsayımı doğru değildir. Türkiye’de de sadece mevcut iktidarın dönemini göz önüne alalım… İktidar hangi çatışmalı süreçten oy kaybederek çıktı? Tam tersine “barış süreci” denilen süreçte oyları azalmış, Haziran seçimlerine öyle girmişlerdi. Sonrasında çatışmalı süreç tekrar başlamış ve iktidar oylarını yeniden artırmıştı.

 Bunu iki duruma bağlamak mümkün. Birincisi Türkiyede’ki sağ, muhafazakar ve milliyetçi seçmenin özellikle çatışmalı dönemlerde geleneklerinden ve ideolojik nedenlerden ötürü sorumlu aramak yerine sorgusuzca fikri yakınlık hissettiği, milliyetçi söylemler geliştiren sağ partilere daha çok bağlanması. İkinci neden ise çatışmalı dönemlerde gündemden düşen ekonomik kriz, işsizlik, istihdam, tarım gibi iktidar açısından sorumluluk gerektiren konuların rafa kalkması. Takdir edersiniz ki kötüye giden bir ekonominin konuşulmaması her iktidarın işine gelir.

Sonuç olarak kıymetli Mevzuhaber okurları, baskın seçim iddialarını yabana atmamak için güçlü nedenlere sahibiz diye düşünüyorum. Seçimin baskın ya da zamanında olması çok da umurumda değil açıkçası. Ama her seçim öncesi tırmanan gerilimler, patlayan bombalar, artan korkular umurumda…

Dilerim ki ekonomik politikaların; sağlık politikalarının, eğitim politikalarının konuşulduğu normal bir seçim yaşarız.

Başka türlüsü çok can sıkıcı.

İlk yorum yapan siz olun

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir