İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Dövüşmeyin Guzum

Tahmini Okuma Süresi: 4 dakika

 

Hayat, birbirine dolanmış yüzlerce metre kablo gibi karmaşık gelir bazen. Bir yönüyle öyledir de. Çünkü insan denen varlık  –Homo Sapiens’ten itibaren alırsak- 60 Bin yıllık bir geçmiş hafızayı ve bir o kadar da gelecek düşünü belleğinde taşıyabilen koca bir aygıt gibidir. Buluşlar, icatlar, fizik, metafizik, sanat, dinler vs… Devasa bir birikim. Fakat evrenin kendisini ve keşfedilmemiş katmanlarını göz önüne alırsak bizim devasa dediğimiz birikim belki de devede kulak… Kim bilir? Bu soruların onlarca farklı versiyonunun binlerce farklı cevabını bulmak mümkün. Bu karmaşa ile mücadele etmek, dahası anlamak aklı başında her insan evladını korkutur.

Matematikte bazen çok karmaşık problemlerin çok basit çözümlerinin olması gibi insanın ve insanlık tarihinin bize miras bıraktığı tüm karmaşaların da basit bir çözümü mümkün olabilir. Yine de hayata ve insana en yalın en basit yerden bakmak hiç de basit bir iş değil. Çünkü yaşanmışlıklarımız, zihnimizde biriktirdiğimiz bagajlarımız, içine doğduğumuz toplumdan aldığımız ve ruhumuzun en bakir yerlerine kadar sinen kültür, aileden, okuldan veya okuduklarımızdan beynimize ilmek ilmek işlediğimiz –izim’ler… Tüm bunları bir kenara bırakıp, en çocukça, en masum yerden bakabilmek gerçek bir beceri ve öz veri ister. Çocukça bakmayı başarabildiğim, şöyle bir geri çekilip insanları ve hayatı izleyebildiğim anlarda tüm karmaşanın ve kaosun –en azından zihnimde- bittiğine tanık oluyorum. Önemli gibi görünen birçok şey anlamsız, basit gibi görünen çokça şey anlamlı hale geliyor. Lafı daha fazla uzatıp yazıyı da karmaşıklaştırıp kendimle çelişmek istemiyorum. O yüzden öylesi anlarda kendimce çıkardığım basit, çocuksu çıkarımları yazmak istiyorum.

Aidiyetsizliğimin Aidiyeti

Dünya gerçek manada ikiye ayrılıyor: “iyi insanlar, kötü insanlar”. Hiçbir izm, hiçbir din, hiçbir etnik aidiyet başlı başına bir insanı iyi ya da kötü yapmaya yetmez. Benimle taban tabana zıt dünya görüşünde olup mükemmel kalbe sahip insanlar tanıdım. Benimle aynı şeyleri düşünen ama kalbi kötülükten kararmış insanlar da tanıdım. Dünya iyisi Allah’ sız arkadaşım olduğu gibi dünya iyisi dindar arkadaşım da oldu. Çok iyi insan dediğim Türk de tanıdım, aynı havayı solumaktan utandığım Türk de… Tüm bunlar benim bütün aidiyetlerimi sarstı. Ama insanlara yalnızca iyi/kötü penceresinden bakıyor olmak da inanılmaz rahatlattı.

Dövüşmeyin Guzum

Bende güzel duygular uyandıran, gözüme ve ruhuma estetik gelen, zihnimde heyecan veren fikirler uyandıran her şey ve herkes iyidir. Bir başkasının iyi tanımı da benimle örtüşmeyebilir. Bu örtüşmeme halinin çatışma haline dönüşmesi için hiçbir sebep yoktur. Ölüm denen gerçeklik tüm çatışmaları anlamsızlaştırmaya yetecek kudrettedir. Dolayısıyla vakti geldiğinde sona erecek olan bir ömrü çatışma ile heba etmenin de akla yatan bir yanı yoktur. Herkesin kendi iyisini yaşamasına, kendi anlamını bulmasına yetecek alan mevcuttur. Bu çıkarımı destekleyen bir babaanne nasihati der ki “dövüşmeyin guzum”

Saf Sevgi

 Aile, dostluk, aşk ve arkadaşlık, sağlıklı bir şekilde yürütüldüğünde insanın sevgi ve muhabbet ihtiyacını en iyi karşılayacağı ilişki biçimidir. Fakat buradaki ilişkiler genelde ince bir ipin üzerinde dengede kalmak gibi zorlaşabilir. Kişi benliğini kaybedebilir, taraflar birbirinin sahibi gibi davranabilir ve daha acısı tüm bunları “sevgi ve koruma” ile açıklayabilir. Tüm bunlara maruz kalmadan, benliği koruyarak, sahiplik ilişkisine girmeden, saf bir sevgi yakalandığında aile de dostluk da aşk da arkadaşlık da ciğere dolan temiz hava gibi faydalıdır.

Hepimiz Herkesiz

Hepimiz bir birey, bir özne olarak varlığımızı sürdürsek de temelde hepimiz herkesiz. Genel olarak yaptığımız şeyler birbirine çok benzer. Sever, sevilir, üzülür, öfkelenir, yemek yer, terler, soluk alıp verir, uyur, yorulur, güleriz… Hayatı boyunca saydığım bu eylemlerden hiçbirisini yapmamış birisine denk gelirseniz bilin ki o olağanüstü bir insandır. Onun dışında kimse olağanüstü değildir.

Herkes herkes kadar olağanüstü, herkes kadar sıradan…

 

 

İlk yorum yapan siz olun

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir