İçinde bulunduğumuz çağdan yüzlerce sebeple dert yanabiliriz. Sebeplerimizin birçoğunda haklı da olabiliriz. Yine de bu çağı çekilir kılan bir yan var ki ondan vazgeçemiyoruz. “Seçim” şansımızın oluşundan bahsediyorum ama kastım sandıklı pusulalı bol mitingli bol yalanlı siyasi seçimler değil. Orada çok seçeneğimizin olduğunu düşünmüyorum. Ama hayatın geri kalan her alanında hatırı sayılır bir seçeneğe ve dolayısıyla seçim şansına sahibiz. Giyim kuşamdan yemeklere, sinemadan TV programlarına, hatta sağlık ocağında doktor seçmeye kadar varan seçim çılgınlığı ile karşı karşıyayız. Bu durumun da sıkıntılı tarafları vardır elbette ama genel olarak “seçim” yapabiliyor olmak özgürlüğe işarettir. Bu anlamda kıymetlidir.
Ben yukarıda bahsettiğim seçim alışkanlıklarımızın radyo dinleme alışkanlıklarımıza olan etkisinden ve sevdiğim Podcast programlarından bahsedeceğim.
Radyonun varlığını sürdürmüş olması bile birçokları için mucize olarak nitelendirilse de ben meseleye öyle bakmıyorum. Çünkü radyonun görsel yanının olmayışı başlı başına bir tercih sebebi olabiliyor. Bir işle meşgulken, araba kullanırken ya da bir ekrana bağlanmadan bir şeyler dinlemek isteyenler için radyo hala önemli bir araç. Fakat son yıllarda radyoya ciddi bir alternatif doğdu ve hızla gelişiyor. “Podcast’ler”. Henüz duymamış olanlar için kısa bir tanım yapmakta fayda var. Podcast; çoğunlukla dizi halinde, çeşitli programların ses dosyası olarak dijital ortamda dinleyicilerle paylaşılması olarak açıklanabilir.
Podcast’ler, radyonun eksik kalan neredeyse tüm yanlarını kapatarak –bana göre- radyodan çok daha işlevsel bir medya halini aldı. Radyolardaki RTÜK baskısından kaynaklı sınırlamalardan, reklamlardan, kötü şarkılardan ve ilgi çekmeyen anonslardan sıkılan ama dinlemeyi seven insanları kendine çeken bir mecra Podcast dünyası. Hepsinden güzeli neredeyse her zevke uygun birçok seçenekle neyi dinleyip neyi dinlemeyeceğinize tamamen sizin karar veriyor oluşunuz. Ne demiştik, seçimin varlığı özgürlüğe işarettir. O halde uzun uzadıya Podcast yazmaktansa, kendi dinlediğim Podcastlerden beş tanesini sizlerle paylaşıp konuyu noktalayabilirim. Gerisi sizim seçimlerinize kalmış. Yüzlerce Podcast’ten sizin halet-i ruhiyyenize uygun olanı bulunuz ve dinleyiniz. Şimdiden keyifli dinlemeler.
1-MEKSİKA AÇMAZI
Üç komedyen, Mesut Süre, Fazlı Polat ve Anlatanadam’ın birlikte komik sohbet ve önermelerini dinleyebileceğiniz, kahkahalara boğulup biraz kafa dağıtabileceğiniz kaliteli bir Podcast… Radyoda Rabarba programından ve İlişki Testi’nden tanıdığımız Mesut Süre’nin muazzam enerji dolu sesi kulaklarınıza iyi gelecektir.
2- FULARSIZ ENTELLİK
Ekşi Sözlük’ten ve yazmış olduğu Safsatalar Ansiklopedisi kitabından tanıdığımız Immanuel Tolstoyevski, “halk için, halka rağmen entellik” sloganıyla birbirinden ilginç konuları son derece tutarlı tezlerle ve sade bir dille anlatıyor. Dinlerken kafamız açılsın, ufkumuz genişlesin, beynimizde şimşekler çaksın diyorsanız hiç kaçırmadan dinleyin derim.
3- DENİZ GÖKTAŞ’A AYIRACAK VAKTİM YOK
Son dönem Türkiye’de gelişme gösteren ofansif mizahın güçlü temsilcilerinden Deniz Göktaş’ın serbest atış kürsüsü tadında komik Podcast’ini mutlaka dinlemenizi isterim. Son derece düşük bir enerji ve özgüvensiz bir sesle bu kadar keyifli ve komik bir sohbet dinleme deneyimini yaşamalısınız. İsmine aldanmayın ve Deniz Göktaş’a vakit ayırın. (Bu kelime şakamı Deniz okusa muhtemelen beni de sakin sakin gömerdi.)
4- TARİHİN ÖTEKİ YÜZÜ
Resmi tarih anlatılarının yanı sıra aykırı bir tarih anlatısı dinleyerek kafayı netleştirmek isteyen, tarihten bugüne bakıp kendince bir çıkarım yapmak isteyen herkese Tarihçi Ayşe Hür’ün hazırlayıp sunduğu “Tarihin Öteki Yüzü” Podcast’ini tavisye ederim. Farklı bakış açıları her zaman iyidir.
5-BİRAZ KONUŞABİLİR MİYİZ?
Rabarba kafasını seven insanların keyifle dinleyeceği bir Podcast. İlker Gümüşoluk ve Kemal Ayça’nın mükemmel uyumu sohbetlerine de yansıyor. Otobüste ya da iş yerinizde dinlerken dikkatli olmanızı öneririm çünkü her an sesli bir kahkaha atabilirsiniz.
İlk yorum yapan siz olun