Aydınlık istencimi yitirdiğimde,
Karanlığımı paylaşmak isterim,
Aydınlığın kusurları sergileme hevesine hangimiz hazırız ki?
Aşinayken kusursuzluğun imkânsızlığına üstelik,
Bu kaçışın rotasının meçhullüğüne aldırış eden de kim?
Aydınlığı arzulayan kusursuz da kim, bu ne cüret.
Biraz saygı,
Yalnızlığa ve karanlığa,
Biz değil miyiz yalnız doğan, yalnız ölen,
Ve sanılanın aksine yalnız yaşayan…
Kalabalıklara aldanan da kim?
Kim dinliyormuş gibi yapacak seni, kendi sırasını beklerken?
Sen, sana anlatırken,
Anlaşıldığını düşündüğün ne varsa,
Yalnızlığın koynunda olduğunu fark etmeyen de kim?
Kafasının içindeki senfoniyi
Kalabalıkların gürültüsüne yeğleyen de kim?
Kalabalıklar!
Kaç duyulası çığlığın katili oldular?
Kaç ben’liği hiç etti ortalama zevklerine?
Kabul görmek adına müspet olmayı dileyen de kim?
Bir çocuk arsızlığında ruhumu keşfetmek dururken,
Yetişkin yüzeyselliğinde aşüfte sıradanlıklara heves eden de kim?
Anlam arayışının sancılarına ortakken karanlığım ve yalnızlığım
Fener bekleyen de kim ufukta?
Karanlık kafi, Fecr belki,
Aydınlık ise çok uzak yarım kalmışlığımıza
Tamamlanmayı beklemekten vazgeçmişken
Karanlık ve yalnızlıkla göz dağı veren de
Kim?
Hanifi Aktaş
İlk yorum yapan siz olun